Faraziyet Ne Demek? Faraziye Gerek Var Mı?
Hepimizin hayatında bir yerlerde karşımıza çıkar, “faraziyet” kelimesi. Peki ama nedir bu “faraziyet” denen şey? Bir mantık sorusunda, “Ya bir dakika, faraziyet ne demek, önce onu bir öğrenelim,” diye durakladığınızda, çevrenizdekiler size bakıp “Bu neydi şimdi? Lütfen soruyu hemen çöz!” diye telaşlanabilirler. Ama durun! Gelin, biraz da eğlenceli bir şekilde “faraziyet” konusuna göz atalım, bakalım bu kelime tam olarak ne ifade ediyor?
Faraziyet Ne Demek? Bir Cevap Verelim!
Faraziyet, aslında hayal gücünün devreye girdiği, varsayımlarla ilerlediğimiz bir şeydir. Yani, gerçekler üzerinden değil, daha çok varsayımlar, kabul edilen doğru ya da düşünceler üzerinden ilerlediğimiz bir mantık oyunu. Bir nevi “Aman, olmasa da olur, ama varsayalım ki…” şeklinde başlar her şey.
Mesela şöyle düşünün: Erkekler stratejik çözümler üretirken genelde şöyle derler: “Hadi, varsayalım ki… Şu anda bir çözüm üretmek zorundayız, ne yapmalıyız?” Kadınlar ise buna daha duygusal ve empatik bir yaklaşımla yaklaşırlar: “Ya, ama gerçekten şu anda bu çözümün nasıl hissettirdiğini düşünmedik ki!” Evet, burada faraziyet bir köprü işlevi görür. Erkekler çözüm üretirken, kadınlar daha çok ilişkisel etkileri düşünür. Faraziyet ise, her iki tarafın da “bunu kabul edelim ama olmasa da olur” tarzı düşünmelerini sağlıyor.
Faraziyetin Türevleri: Farazi Olmazsa Olmaz!
Faraziyetin tam olarak ne olduğunu anlamak için bazen birkaç örnek de gerekebilir. Şimdi, faraziyetin türevlerine bakalım. Faraziyet bir nevi, düşüncelerimizin oluşturduğu bir şablondur. Örnek vereyim:
Erkekler: “Faraziyeti şu şekilde kuruyoruz: Şirketin karı 10 kat artsa, işimizi büyütmek için ne yapmamız gerek? Yatırım yapalım mı?”
Kadınlar: “Faraziyeti böyle kurmamız lazım: Eğer 10 kat fazla gelir elde etsek, şirket içindeki çalışanların moralini nasıl yükseltebiliriz, onları nasıl motive ederiz? Yani kar artışı tabii ki önemli, ama ilişkiler de önemli!”
İşte faraziyet, tam olarak burada devreye giriyor: Her iki düşünce de farklı yaklaşımlar ve algılar üzerinden şekilleniyor. Ama ikisi de birer “farazi durum” değil mi?
Faraziyet ile Mantık Arasında Fark Var mı?
Bundan sonrası çok daha eğlenceli, çünkü şimdi faraziyetin mantıktan farkına bakalım. Faraziyet, tam anlamıyla gerçeklerle değil, hayal gücüyle ilerler. Bu, bazen tuhaf sonuçlar doğurur. Mesela: “Faraziyeti kabul edelim, bu kahve makinesi bir insan olsaydı, kesinlikle sabahları daha fazla uyurdu!” Ama işte, işin güzelliği de burada: Faraziyet, gerçekte olamayacak şeylerin olabileceğini kabul ederken, bir yandan da sonucun ne olacağına dair hiçbir garantimiz yoktur.
Mantıklı bir yaklaşım da olabilir elbette: “Evet, bir iş yapmamız lazım, faraziyeti oluşturalım ve hedefimizi buna göre belirleyelim.” Ama işte, bu tür faraziyetler çoğu zaman tek bir doğruya odaklanırken, gerçek dünya bazen bu doğruları çürütüp başka soruları gündeme getirir.
Faraziyetin Yaşantımızdaki Yeri
Faraziyet, aslında çoğumuzun günlük yaşamında farkında olmadan kullandığı bir düşünce biçimidir. Hani o, bazen yolda giderken “Faraziyeti kabul edelim, bu arabada ne kadar yakıt kaldı?” dediğinizde, hiçbir şekilde o arabayı kontrol etmeden, sadece tahminlerle yol alırsınız. İşte bu, faraziyetin hayata geçmesi!
Sizin faraziyetle olan ilişkiniz nedir? Gerçekten hayatta her şeyin farazi olduğu bir dünyada yaşıyor muyuz? Yoksa bazen gerçekler mi, her şeyin temeli?
Faraziyet ve Komik Hayal Gücü
Faraziyet aslında günlük yaşamımızın içinde sıklıkla karşımıza çıkar, ancak çoğu zaman mizahi bir şekilde işler. Hani, bazen herkesin “aşırı düşünce” dediği şeyi biz “farazi bir düşünce” olarak kabul ederiz. Faraziyet, bir yandan özgür düşüncenin kapılarını aralarken, bir yandan da gerçek dünyadan kopmamanızı sağlıyor. Faraziyetin hem eğlenceli hem de yaratıcı bir düşünme biçimi olduğunu kabul edebiliriz. Öyle değil mi?
Faraziyetin gücünden nasıl faydalanıyorsunuz? Kendi hayatınızda faraziyeti nasıl kullandığınızı veya komik faraziyet anılarınızı paylaşmak ister misiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz!